Eyalet askerleri

Eyalet askerleri, başlıca topraklı veya tımarlı sipahi olarak adlandırılan süvarilerle; yaya, müsellem, azab ve akıncılardan oluşan askerî bir sınıftı. Osmanlı ordusunun önemli bir kısmını oluşturan Türk ve Müslüman askerlerden oluşmaktaydı. Bu askerler yeniçerilere göre daha üst düzey sayılmış ve daha fazla gelir elde etmiştir. Bu sınıfa dahil askerler de gördükleri hizmetlere göre, azablar, sekban ve tüfekçiler, icareliler, lağımcılar ve müsellemler olmak üzere beş gruba ayrılırdı. [kaynak belirtilmeli]

Azab Osmanlı Devleti'nde çoğunlukla garnizon komutanı olarak görev yapan bir askerî birimin adıdır. Sözcüğün anlamı "bekar erkek"tir. Daha evlenmemiş genç erkekler azab yazılabilirlerdi. Tersane ocaklarında çalıştırılan askerî sınıfa bekâr olmaları koşulu ileri sürüldüğünden ötürü Azab denirdi.

Azablar sefer sırasında ordunun en önünde yer alan bölüktür. Genellikle en çok ölü onlardan verilir ve düşmanı ilk karşıladıklarında her şey için azabı onlar çekerler. Hem kendileri yıpranır hem de düşmanı yıpratırlar ve geriye kalan orduya daha az iş kalır.

Sadece sınırlarda bulunan kent ve kalelerde kullanılan yerli topçulardır. Bunların subayları kuşkusuz topçuluk bilgileri bulunması gerektiğinden Eyalet Paşalarının komutasında bulunmak üzere İstanbul'dan gönderilirlerdi.

Kuşatma altındaki surlarının altından tünel (lağım) kazmak suretiyle yıkan veya düşmanın açtığı tünelleri kapatan askerî sınıf.

Yer altında yollar açarak fitil ve barutla kale bedenlerini yıkan veya lağım açarak berheva eden lağımcılık, Osmanlı ordusunda çok gelişmişti.

Başlangıçta atlı birliklerdi. Daha sonra geri hizmet kıtaları içine alındılar. Savaş zamanında, ordunun önünde giderek yol açmak ve köprü yapmakla görevli askerlerdir.

Sınırlar saptanmaya başlandıktan sonra bile, akıncılık tamamen ortadan kaldırılamamıştır. Bunun üzerine hükûmet, düşman tarafından gelebilecek saldırıya karşı koymak ve fırsat düştükçe "çeteye gitmek" üzere sınırlarda "Serhat Kulu" denilen süvari sınıfından askerin sürekli olarak konulmasını ve kullanılmasını gerekli görmüştür.

Savaşırken ayı postu giyerek ordunun önünde bulunurdu ve düşmanları korkuturdu. Düşmana korkusuzca saldırmaları nedeniyle "deli" olarak adlandırılmışlardır. Aslı "delil" olmakla beraber, halk arasında "deli" olarak anılan süvariye denir.[1]

Gönüllü her yere kendi arzu ettiği gibi hareket eden ya da kendi isteğiyle yaptığı ya da yaptıran demektir.

Klasik dönem Osmanlı Ordusu'nda yardımcı eyalet askerî birliklerindendi. Kale garnizonlarının gönüllüler ile birlikte atlı kuvvetlerini teşkil ederler ve sınırdaki kalelerin korunmasında görevlendirilirlerdi. Serhat kulu veya yerli kulu denilen yerli halkın her beş hanesinden bir kişi alınarak oluşturulan bu birliklerin maaşları bulundukları eyaletin maliyesinden verilir ve âmirlerine de beşli ağası adı verilirdi.[2]

Akıncılar devlet sınırlarında beklerler ve devleti gelecek dış saldırılara karşı korurlar. Yani devletin siyasi bütünlüğü için bir nevi zırh olurlar. Ve aynı zamanda düşmana vur kaç yapıp zayıflatırlar.

Tımarlı sipahiler

[değiştir | kaynağı değiştir]
Sipahi

Sipahiler, Kapıkulu Ocağı'na bağlı ve eyaletlerde dirlik sahipleri besledikleri atlı askerlerdir. Tımar sahibi süvariler ordunun en büyük gücünü oluşturmaktaydı. Tımarlı Sipahiler düzenli maaş almaz, belirli hanelerden para toplarlardı.

  1. ^ "Deliler kimdir? Osmanlı'da deliler taburu hakkında bilgiler". web.archive.org. 5 Aralık 2020. 5 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2020. 
  2. ^ "PROF. DR. ARZU TOZDUMAN TERZİ". OSMANLI TEŞKİLAT VE KÜLTÜR TARİHİ. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ. 20 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2021.