Fransız-Moğol ittifakı

Vikipedi, özgür ansiklopedi

İslamik halifelere karşı Fransız- Moğol ittifakı kurulmuştur. Bu ittifak Batı Avrupa'daki Fransa’yı ve Ortadoğu’daki Fransız Haçlı devletleriyle doğudaki Moğollar arasında 13.yy’de yapılan bir antlaşmadır. Bu ittifak açıkçası iyi bir ittifaktı. Çünkü Moğol sarayında zaten Hristiyanlığın Nesturi mezhebine karşı dolayısıyla Hristiyanlara karşı bir sempati zaten vardı. Hristiyan dünyasında ise uzun zamandır dilden dile dolaşan bir efsane olan Prester John adında bir Hristiyan krallık efsanesi vardı. Efsaneye göre bu krallık kutsal yerlerin alınmasında Haçlı devletlere yardımcı olacaktı. Fransız ve Moğolların ortak bir düşmana sahip oldukları için kurulan bu ittifak on yıllarca devam etmesine rağmen nihai amaçlarına her iki tarafta ulaşamadı.

Avrupalılar ve Moğollar arasındaki iletişim 1220’lerde başladı. Ara sıra papa ve Avrupalı monarşiler Büyük Han’a çeşitli mesajlar gönderiyordu. İlerleyen zamanlarda ise İlhanlılar İran’ı fethetti ve Avrupalılar bu defa İlhanlılarla mesajlaşmaya başladılar. Mesajlar genelde hep aynıydı Avrupalılar Moğolların Batı Hristiyanlığı olan Katolikliğe dönüştürmeye çalışıyorlardı. Moğollarsa Avrupa’nın kendisine itaat etmesini ve haraç vermesini istiyorlardı. Moğollar zaten çeşitli Müslüman88 ve Hristiyan toprakları Asya boyunca fethetmişti. Müslüman Abbasilerin ve Eyyubileri zaten yıkmışlardı. Sıradaki hedef ise kalan kalıntı devletleri yıkmaktı yani Mısır Memlüklerini. Kilikya Ermenilerinin kralı olan I.Hethum 1247 yılında Moğol baskılarına maruz kalıyordu ve diğer Hristiyan krallarını Moğol-Hristiyan müttefikliğini kurmaları için şiddetle tavsiyede bulunuyordu. Ama sadece damadı olan Antakya Haçlılarından Prens VI.Bohemond kabul etti. Diğer Haçlı devletlerinden Akre Kontluğu ise Moğollara güvenmiyordu ve onları bölgedeki en önemli tehdit kaynağı olarak görüyordu. Bu nedenle Akre baronları alışılmadık bir şekilde Müslüman Memlüklerle pasif bir müttefiklik oluşturdular. Bundan dolayı Memlüklerin 1260 yılında yapılan Ayn-ı Calut savaşında Memlük kuvvetlerinin Haçlı topraklarından geçmesine karşı çıkmamıştır.

Avrupalıların 1260’ların ortalarında Moğollara olan tavrı değişti ve Moğolları Müslümanlara karşı potansiyel bir müttefik olarak gördüler. Moğollar da bu durumdan yararlanmak istediler ve Kudüs şehrini işbirliği yaparlarsa Avrupalılara geri vereceklerini söylediler. Müttefiklerini güçlendirmek için görüşmeler yaptılar. Önceleri Hülagu Hanla başlayan görüşmeler sırasıyla oğulları ve torunları olan Abaqa, Arghun, Ghazan ve Öljaitü ile de yapıldı ama başarıya ulaşamadı. Moğollar 1281-1312 yılları arasında Suriye’yi defalarca işgal ettiler. Bazen Franklar ile de birlikte operasyonlar yaptılar ama orduların önemli biçimsel farklılıklarından dolayı müttefiklerin birlikleri farklı aylarda geliyorlardı ve böylece etkili bir müttefiklik oluşmuyordu. Moğol İmparatorluğu sonunda iç savaşa girip dağıldı ve Memlükler Filistin ve Suriye’yi Haçlılardan tamamen geri aldılar. Akre’nin 1291 yılındaki düşüşünden sonra kalan haçlılar Kıbrıs adasına gittiler. En sonunda ise Tartus kıyılarından uzakta bir ada olan Ruad adasını bir köprübaşı olarak kullanma niyetindeydiler ama 1302 yılında Ruad’ın da kaybedilmesiyle Haçlıların kutsal topraklarda herhangi bir üssü de kalmadı.

Günümüz tarihçileri Moğol-Frank ittifakının başarılı olması durumunda güç dengesinin önemli ölçüde değişip değişmediğini tartışıyor. Ayrıca bu ittifakın Avrupa için iyi bir seçim olup olmadığı da tartışılıyor. Moğolların kendileri dışındaki kavimlere genelde düşmanca ya da şüphe ile yaklaştıkları düşünülünce ortada bir müttefiklik kavramı da zaten kalmıyor.

Arka plan(1209-1244)[değiştir | kaynağı değiştir]

Batı Avrupalılar arasında uzunca bir süredir var olan ve beklenen bir efsaneye göre Doğu’dan güçlü bir Hristiyan müttefik beklemekteydiler. Bu dedikodular daha I.Haçlı Seferi’nde (1096-1099) yayılmıştı ve genelde Hristiyanlar bir savaş kaybettiklerinde yayılıyordu. Prester John adında bir figür oldukça bilindikti ve bu kişi belki Hindistan’da belki Orta Asya’da belki de Etiyopya’da yaşıyordu yani oldukça uzakta yaşadığı tahmin ediliyordu. Bu efsane de hayatın kendisiyle birlikte gelişti ve değişti. Yani sürekli Doğu’dan gelen bir ordunun Prester John tarafından yollanmış olabileceklerini düşünüp ona göre bir beklenti içine düşüyorlardı. 1210 yılında Batıya Moğol Kuçluk’un savaşı ulaştı. Bunlar Naymanların Hristiyan kabilelerinin liderleriydi. Kuçluk’un birlikleri Müslüman II. Muhammed’in liderliğindeki güçlü Harzemşah İmparatorluğu ile karşılaştı. Kuçluk’un Prester John olduğu dedikoduları Avrupa’da yayıldı ve Müslümanlarla Doğu’da yine savaşmaya başladılar.

5. Haçlı Seferi’nde (1213-1221) arasında Hristiyanlar Dimyat kuşatmasında başarısız oldular ve Prester John efsanesi yeniden harmanlandı ve Cengiz Han’ın hızla gelişen krallığının Prester John’un krallığı olduğu efsanesi dilden dile dolaştı. Moğol akınları başlangıçta sadece doğudaki İslam dünyasını etkilemişti. Maveraünnehir ve İran 1219-1221 yılları arasında işgal edildi. Haçlılar arasında Hindistan’ın Hristiyan kralının geldiği yönünde söylentiler dolaşıyordu. Bu söylentilere göre bu kişi ya Kral Davut veya Prester John’du ya da onların torunları olabilirdi. Onların doğuda Müslümanlara saldırması Hristiyan Haçlılara yardım etmenin bir yoluydu. 20 Haziran 1221 tarihli bir mektupta Papa III. Honorius olayı şöyle yorumlamaktaydı :”Uzak Doğu’dan gelen güçler Kutsal Toprakları kurtaracaktır.”

Cengiz Han’ın 1227’de ölmesiyle imparatorluk oğulları ve torunları tarafından dört bölüme ya da hanlığa bölünmüştü. İmparatorluk ise bu iç savaştan dolayı zarar görmüştü. Kuzeybatıdaki Kıpçak Hanlık Altın Orda olarak biliniyordu ve Avrupa’ya doğru genişliyordu. Onların kuzenleri Moğol başkentinde dururken komutanları aynı anda hem Macaristan hem de Lehistan üzerine yürüyorlardı. Güneybatı kolu olan İlhanlılar ise Cengiz Han’ın torunu olan Hülagü Han’ın liderliğindeydi. O kendi kardeşini Büyük Han olarak olarak desteklediği Altın Orda ile de savaşta olan Hülagü aynı anda hem İran’a hem de kutsal topraklara ilerlemeye devam ediyordu.

Papanın Teklifi[değiştir | kaynağı değiştir]

Batı Avrupa ve Moğollar arasındaki ilk resmi ilişkiler Papa IV. İnnocent ( Masum) döneminde gerçekleştirildi. (1234-1254) Bunun üzerine ise Büyük Han bir mektup ve bir elçi gönderdi ama elçi karayoluyla geldiği için varması yıllar aldı. Bu iletişimler zamanla düzenli bir hal aldı ve diğer iletişimler içinse bir örnek oldu: Avrupalılar Moğolların Hristiyan olmalarını isterlerken Moğollarsa Avrupa’nın kendisine itaat etmesini istedi.

Moğollarınsa Avrupa’yı istila etmeleri Cengiz Han’ın oğlu Ögeday’ın ölmesiyle 1242 yılında durdu. Moğollarda Büyük Han ölünce yerine yeni bir Büyük Han seçmeleri gerektiği için imparatorluğun parçalarını yöneten kişilerin başkente gitmesi gerekiyordu. Bu arada Moğolların Avrupa’ya doğru acımasızca ilerlemesi ile Harezm Türkleri yerlerinden oldular. Onlar da Mısır’daki Eyyubilere sığınmak zorunda kaldılar. Böylece Harzemşahlar ile Eyyubiler müttefik oldular. Bu arada 1244 yılında ise Türkler Kudüs’ü Hristiyanlardan geri aldılar. Bir sonraki yıl yapılan Hiribya savaşını da kaybeden Haçlılar yeni bir Haçlı seferine hazırlanıyorlardı.(7.Haçlı Seferi) Lyon Konseyi’nde ise Papa IV. İnnocent Haziran 1245’de 7.Haçlı Seferini başlattı. Kudüs kaybedilmesiyle bazı Hristiyanlar, Moğollar Katolik olurlarsa müttefik olabileceklerini düşünüyorlardı. Mart 1245’de Papa IV. İnnocent toplu birçok mektup yazdı. Bu mektupların bazılarını ise elçilerle gönderiliyorlardı. Bu elçilerden biri de Fransisken İtalyan John of Plano Carpini idi. Bu diplomat Tartarların hükümdarına papanın mektuplarını ulaştırıyordu. Bu mektuplardan biri olan “Cum non solum” da ise papa Moğollardan Hristiyanlar için barış istedi. Ayrıca Hristiyanları öldürmeyi bırakmasını ve Hristiyan olmasını istedi. Ancak yeni Moğol Büyük Hanı Güyük Han- 1246’da Karakurum’da başa geçti- ise papanın kendisine itaat etmesini ve Batılı hükümdarların da kendisine itaat etmesini istedi.

Güyük Han’ın papaya olan mektubunda şu sözler geçmekteydi: “Samimi bir şekilde şunu söylemelisin : ‘Ben sana itaat edeceğim ve hizmet edeceğim.’ Sen bütün Hristiyan prenslerin yanında bana hizmet edeceğini ve bizi bekleyeceğini belirteceksin. Böylece ben de senin itaatini kabul ederim ama tanrının emirlerini yerine getirmezsen, benim emirlerimi hiçe sayarsan ben seni düşman olarak belleyeceğim.”

1245 yılında papa ikinci görev için Dominikan Lombardiyalı Askelini gönderdi. 1247’de Hazar Denizi yakınlarında Moğol komutan Baiju ile görüştüler. Bağdat’ı almak isteyen Baiju ise bu potansiyel müttefikliği olumlu karşıladı ve Aibeg ve Serkis ile kendi elçilerini Roma’ya gönderdi. Bir yıl sonra onlar papanın yeni mektubuyla döndüler. ( viam agnoscre veritatis) Papa ise Moğol tehlikesinden kurtuldukları için hoşnut olmuştu.

Hristiyan Vassallar[değiştir | kaynağı değiştir]

Şehirleri ardı ardına düşüren İlhanlılar kutsal topraklara doğru hareket ediyorlardı. Tipik bir Moğol kuşattığı bölgenin teslim olması için sadece bir şans verirdi. Eğer kabul ederlerse o bölgenin halkını ve savaşçılarını kendi ordularına eklerlerdi. Onları böylece imparatorluklarının genişlemesi için kullanırdı. Eğer teslim olmazlarsa yerleşkeyi zorla ele geçirirlerdi ve buldukları herkesi katlederlerdi. Yakınlarındaki Moğol kabilesine ya boyun eğeceklerdi ya da katledileceklerdi. Bu bölgedeki bazı Hristiyan krallıklar içinde geçerli oldu.

1220’lerde Hristiyan Gürcistan saldırılara uğramaya başladı ve Kraliçe Rusudan’ın resmi olarak itaat etmesiyle 1243 yılında Moğollara bağlı bir vassal oldular. Bölgedeki diğer fetihlerde de Gürcistan’dan yararlandılar. Kilikya Ermenileri ise 1247’de itaat ettiler ve diğer Hristiyan devletlerin bir Moğol-Hristiyan müttefikliği oluşturulması yönünde teşvikte bulunuyordu. O kardeşi Sempat’ı Karakurum’daki Moğol sarayına yolladı ve Sempat’ın olumlu mektupları Avrupalıların etkilenmesine sebep oldu.

Antakya Antakya Prensliği I. Haçlı Seferleri sırasında 1098 yılında kurulmuştu. Moğol ilerleyişi zamanlarında ise VI. Bohemond’un yönetiminde idi. Kayınpederi Kilikya Ermenilerinin kralı olan Hethum’un etkisiyle 1260 yılında Moğollara itaat etti. Bir Moğol temsilcisi ve garnizon askerleri Antakya’nın başkentine bırakıldı. Antakya Kontluğu 1268 yılında Memlükler tarafından ortadan kaldırılana kadar Moğol vassalı olarak kaldı. Bohemond ayrıca Yunan Ortodoks Patrikliğinin de Moğollar tarafından restore edilmesini istiyordu. Antakya kralı II. Euthymius Moğollar ve Bizans arasındaki ilişkileri güçlendirmekten bir aracı olarak bulunuyordu. Hülagü Bohemond’un sadakatine karşılık olarak 1243 yılında Müslümanlar tarafından alınan Antakya topraklarını Bohemond’a geri verdi. Bununla birlikte Kudüs Patriği Jacques Pantaleon tarafından aforoz edilen Bohemon’un aforozu 1263 yılında da kaldırılımıştı.

1262 ya da 1263 civarında Memlük lideri Baybars Antakya kontluğunu yıkmak için bir sefer düzenledi ama Moğol aracılığı ile kurtarıldı. İlerleyen zamanlarda Moğollar daha fazla destek veremediler. 1264-1265 yıllarında ise Moğollar Birecik’in sadece sınırdaki kalesine saldırabildiler. 1268’de Baybars Antakya’nın geri kalanını fethederek 170 yıllık prensliği ortadan kaldırdı.

1271’de Baybars Bohemond’a onu tehdit eden ve Moğollarla olan ittifakını aşağılayan bir mektup gönderdi:

Bizim sarı bayrağımız (Memlük bayrağı) sizin kırmızı bayrağınızı (Haçlı bayrağı) püskürttü. Çan sesleri yerini “Allah-u Ekber “ seslerine bıraktı. Kuşatma makinelerimizin yakında sizin duvarlarınız ve kiliselerinizle ilgileneceğini bilin ve şövalyelerinizi yakında evlerine kılıç zoruyla gönderileceği konusunda uyarın. O zaman göreceğiz Abagha ile ittifakınızın ne kadar kullanışlı olduğunu. Baybars’tan VI. Bohemond’a mektup -1271

Bohemond’un Memlükler tarafından 1289’da ele geçirilecek olan Trablus vilayeti dışında hiçbir şeyi kalmamıştı.

Aziz Louis ve Moğollar[değiştir | kaynağı değiştir]

Fransız Kralı IX. Louis Moğollarla kendi Haçlı Seferi boyunca iletişim kurdu.20 Aralık 1248 tarihinde Haçlı kontluklarla olan ilk girişiminde Musul’dan gelen David ve Marc adındaki iki Moğol elçisiyle tanıştı. Bu elçiler İran’daki Moğol komutanı Eljigidei tarafından bir mektupla beraber gönderilmişlerdi. Mektupta önceki Moğol komutanlarının itaat benzeri istekleri bulunmamakta olup nispeten daha uzlaşmacıydı. Eljigidei’nin elçileri kral Louis’e Bağdat saldırısı sırasında Mısır ve Suriye’deki Müslümanların birleşmesini istemediği için kralın Mısır’a saldırması yönünde bir istekte bulundu. Louis ise elçilerinden Andrew of Longjumeau’yu Büyük Han Güyük’e gönderdi ama elçi daha saraya varmadan içkiden dolayı öldü. Güyük’ün dul eşi Oghul Qaimish basitçe elçiye Kral Louis’e geri dönmesi ve ona her yıl haraç göndermesini belirtip küçük bir hediye ve küçümseyici bir mektup verdi.

Louis’in Mısır seferi iyi gitmiyordu. Başlarda Dimyat’ı alsa da Mansure Muharebesi’nde bütün ordusunu kaybetti ve esir düştü. Dimyat’ı geri vermesi ve ülkesine gitmesi şartıyla ise bir miktar fidye karşılığında salıverildi. ( Bazıları bu olaydan dolayı Tapınakçılara borcu olduğunu da söylemektedir.) Birkaç yıl sonra 1253’te İsmaili suikatçılar ve Moğollarla müttefik olmak için uğraştı. O Hethum’un Moğollarla iyi geçinen erkek kardeşinden- Ermeni soylusu Sempat- bir mektup aldı ve Fransisken William of Rubruck’ı Moğol sarayına gönderdi. Moğol lider Möngke ise William aracılığıyla gönderdiği mektupta Moğol otoritesine itaat etmesini istedi. Louis 1270’de VIII. Haçlı Seferini yapmaya çalıştı. İlhanlılar’dan Abaqa ile IX. Louis’e Filistin’e gelir gelmez askeri destek vereceğini söylemesine rağmen Louis Tunus şehrine çıkartma yaptı. Louis’in buradaki amacı Tunus’u fethedip doğruca İskenderiye’ye doğru yol almaktı. Fransız tarihçi Alain Demurger ve Jean Richard (tarihçi)’a göre ise VIII. Haçlı Seferi’nin hala Moğollarla ortak bir girişim olduğunu düşünüp Moğolların vazgeçmesi üzerine Suriye yerine Tunus’a gittiği ileri sürülmüştür. Tunus’a gittiği sırada hastalık kapan IX. Louis burada ölmüştür. Bir efsaneye göre ise son sözü Kudüs olmuştur.

Sonuç olarak Fransız-Moğol ittifakı Moğolların tavrı ve Hristiyanların çıkarından dolayı istenilen başarıya ulaşamadı.